İHD, Barış Nöbetini Akbelen ve Cudi’ye ithaf etti
İZMİR – İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, “Cudi’den Akbelen’e Ekolojik Yaşam için Barış” sloganıyla her ayın ilk Cuma günü gerçekleştirilen “Barış Nöbeti” eylemini bu ay gerçekleştirdi. Dernek binasında gün boyu devam eden nöbeti HDP, ESP/SKM, TUHAY-DER ve çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu ziyaret etti. Nöbetin ardından Konak Eski Sümerbank önünde dernek adına bir açıklama yapan Şube Müdürü Fırat Canoğlu, ağustos ayındaki barış nöbetini Milas Akbelen’deki orman tahribatına ve doğuda çıkan orman yangınlarına adadıklarını vurguladı. ülke, Cudi Dağları’nda.
ANAYASA İLGİLİ KARARLARINI UNUTMAYIN
Ormanların yurdun her bölgesinde çeşitli nedenlerle yok edildiğine ve çevredeki doğal yapının bozulduğuna değinen Canoğlu, doğal çevre tahribatının çoğunlukla devlet makamlarının izni ve mahkeme kararlarıyla yapıldığına işaret etti. Anayasa’nın ormanların korunmasına ilişkin 169’uncu maddesini hatırlatan Canoğlu, Anayasa’nın açık hükmüne rağmen Akbelen Ormanı’nın kömür temini için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Limak Holding Yeniköy Kemerköy Enerji’ye (YK Enerji) bağlandığını söyledi. Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerine. Şirketine verdiğini söyledi.
Canoğlu, İkizköylülerin yargıya yaptıkları başvuruların aleyhlerine sonuçlandığını, topraklarını korumak için yaptıkları oturma eylemlerinde son çare olarak jandarmanın şiddetine maruz kaldıklarını belirterek, “Eylem 10 gündür devam eden İkizköy halkı ve dayanışma grupları, siyasi çevrelerin topraklarını ve yaşam haklarını koruma çabalarına ve şiddetli bir saldırıya maruz kalıyor. ‘. Ama gariptir ki, kesilsinler diye onlara barikat kuran polis ve jandarmalar hala o ağaçların altında dinleniyordu” dedi.
“Terörle mücadele gerekçesiyle ormanlar kesilip yakılıyor”
Canoğlu, başta Dersim, Bingöl, Muş ve Hakkari olmak üzere diğer Kürt illerinde “terörle mücadele” ve “güvenlik” gerekçesiyle ormanların kesilip yakıldığını belirterek, Cudi geçtiğimiz günlerde gözaltına alındı. Bölgedeki diğer orman katliamlarına da değinen Canoğlu, son olarak şunları kaydetti;
“Biz insan hakları savunucuları olarak herkesin sağlıklı ve istikrarlı bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu, çevreyi iyileştirmenin, çevre sağlığını korumanın ve çevre kirliliğini önlemenin Devletin görevi olduğunu hatırlatmak isteriz. sınırlar ve etnik yapılarla sınırlıdır.Çevre hakkı dil, din, ırk vb. ayrımları aşan bir haktır.Bu nedenle dünyanın neresinde olursa olsun tüm insanlığa ve onu çevreleyen kurumlara davetimizi yineliyoruz. Türkiye’yi ve hatta tüm dünyayı çevreyi korumak için devlete karşı koruyoruz!’ “Size telaffuzu hatırlatmak isteriz. Doğal çevreyi korumak temel bir insan hakkıdır. Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, huzur artık en hoş şiirdir. Barış içinde yaşamak tüm insanlığın temel hakkıdır.”